RAMAZAN SOHBETLERİ- 23

RAMAZAN AYINDA ŞEYTANIN BAĞLANMASI YOKTUR VESSELAM.

Bugünkü sohbetimde Ramazan Ayı için pek çok imamın hadis diye söylediği bir sözü açıklığa kavuşturmak istiyorum. Hepimizin bildiği gibi hiçbir hadis asla ayetlerle çelişmez. Müslim’de hadis olarak geçen şu sözü dikkatinize sunuyorum.. “Ramazan ayının ilk gecesi girince şeytanların azgınları zincire vurularak bağlanır. Cehennemin kapıları kapatılır. Hiçbir kapısı açık kalmaz. Cennet kapılarının tamamı açılır. Hiçbiri kapalı tutulmaz.”

Hadis diye rivayet edilen bu sözde şeytanın ramazanda zincire vurulduğu yani bağlandığı ifade ediliyor. Oysa Kur’an ayetlerine baktığımız zaman şeytanın istisnasız Kıyamet Gününe kadar insanları yanlış yola saptırmaya çalışacağını görüyoruz.

Zaten Ramazan ayı içinde şeytanın diğer zamanlarda daha çok faaliyet içinde olduğunu bizzat bütün Müslümanlar da şahittir. Zira Ramazan da diğer zamanlardan ayrı bir de oruç emri vardır ve şeytan Müslümanları diğer zamanlarda namazdan alıkoymaya çalıştığından daha fazla bir şekilde Ramazan ayında oruçtan da alıkoymaya çalışmaktadır.

 En’am Suresi 112. Ayetinde Rabbimiz şöyle buyurur: “her peygambere, insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte olduklarıyla baş başa bırak.”

Şeytanla ilgili şu ayetleri inceleyelim diyorum:

A’RAF Suresi-12 “Allah şeytana) Dedi: "Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi?" (İblis) Dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın."

A’RAF Suresi-13. ayet: (Allah:) "Öyleyse oradan in, orda büyüklenmen senin (hakkın) olmaz. Hemen çık. Gerçekten sen, küçük düşenlerdensin."

A’RAF Suresi-14. ayet: O da: "(İnsanların) dirilecekleri ( Kıyamet) güne kadar beni gözle(yip ertele.)" dedi.

A’RAF Suresi- 15. ayet: (Allah:) "Sen gözlenip-ertelenenlerdensin" dedi.

A’RAF Suresi-16. ayet: Dedi ki: "Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım."

A’RAF Suresi-17. ayet: "Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın."

A’RAF Suresi- 18. ayet: (Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış ve kovulmuş olarak oradan çık. Andolsun, onlardan kim seni izlerse, cehennemi sizlerle dolduracağım."

Kur’anda şeytanla ilgili tam 131 tane ayet vardır. Eğer hadis diye söylenen söz doğru olsaydı bu 131 ayetin içinde bu konu da zikredilirdi. Oysa A’raf Suresi 15. Ayette, Kıyamet Gününe kadar şeytana mühlet verildiği ifadesi vardır. Dolayısıyla böyle bir hadisin olması mümkün değildir yani bu söz hadis değil bir lafı güzaftır. Uydurma bir siz ve peygamberimize yapılan büyük bir iftiradır..

Zira, Ramazanda şeytan zincire vurulup bağlansa;

- Oruç tutma diye vesvese verir mi?

- Hep tuttun, bugün de tutma, zaten sahura da kalkamadın diye vesvese verir mi?

- Çok susadığın bir anda, bir günden bir şey olmaz. Önemli olan senin sağlığındır. Sonra yerine tutarsın iç suyunu diye vesvese verir mi?

- İşin var, namazı sonra kılarsın diye namazdan alıkoymak için vesvese verir mi?

- Cinsel arzular hakkında vesvese verir mi?

Bu maddelere daha pek çok madde ekleyebiliriz. İşte bu sebeple diyorum ki, şeytan Ramazan ayında bilakis daha da azgınlaşır ve fitre verme diye bile vesvese verir. Malın azalır zaten paran yok der. Vs vs.. Onun için Ramazan ayında diğer zamanlardan daha çok şeytanla mücadele etmek ve onu yenmek için mücadeleye devam vesselam.

RAMAZAN SOHBETLERİ- 24

GÜNAH  SATMANIN ADI: ISKAT ( Zor devir= Keffaret= alt- üst)

Iskat demek bir Müslüman’ın sağlığında çeşitli sebeplerle eda edemediği oruç, kurban, adak, keffâret gibi dinî mükellefiyetlerinin, ölümünden sonra yakınları tarafında fidye ödenerek düşürülmesi, böylece o kişinin bu tür borçlarından kurtulması, günahlardan arınması, sevaplara gark olması ve cennetlik olması anlamına gelen bir uygulamadır ve akla da uymaz, Kur’ana da uymaz.

Hûd Suresinin 114. Ayetinde Rabbimiz : ““Şüphesiz, iyilikler kötülükleri giderir.” Buyurur ama bu ölümünden sonra değil, sağlığında yaptığı iyiliklerle mümkündür. Çünkü  Rabbimiz  ZİLZAL SURESİNİN 7 ve 8. Ayetlerinde “Artık kim zerre ağırlığınca bir iyilik yapmışsa, onu görür. Kim de zerre kadar bir kötülük yapmışsa, onu görür. “  buyurmaktadır. Kur’an ölülere değil, dirilere gelmiş olan bir dindir ve  MÜ’MİN SURESİNİN 17. Ayetinde rabbimizin ifade ettiği gibi :

“O gün herkes yaptığının karşılığını bulur. O gün hiçbir haksızlık olmayacaktır; kuşkusuz Allah’ın hesabı çok hızlıdır.”

Cenaze çıkan eve gidip vefat edenin ıskatını yapalım diyen din tacileri cenaze yakınlarıyla oturup cenazenin yaşına göre akıl baliğ olduğu süre hesap edilir. Bu süre içinde kılmadığı namazlar ve tutmadığı oruçlar hesap edilir. Güncel bir örnekle açıklayacak olursak;  Tutmadığı gün sayısı 20 sene ise 20 30 ile çarpılır. Ortaya çıkan 600 ise bugünün fitre fiyatı olan 180 TL ile çarpılır.  Oruç borcu 108. 000 TL olarak belirlenir. Namaz ve ettiği yeminler için de bu şekilde hesaplar yapılır ve ortaya çıkan rakam cenaze sahiplerinden istenir. Fatura veya makbuz yok elbette.

 İstenen rakam cenaze sahibinde yok ise daha az bir fiyat teklif edilir ve hocalardan birkaç tanesi kötü polis oynarken birisi iyi polis oynar ve tamam haydi seninki öyle olsun diyerek parayı alırlar ve giderler.. Nasıl bir kirli iştir bu sevgili okuyucum. Bilinmesini isterim ki aynı uygulama Hıristiyanlıkta var. Endülijans kağıdı diye bir kağıt satılır cenaze sahibine ve bu kağıt cennet beratıdır.

Kur’anda bu konudaki fidye Bakara Suresinin 184. Ayetinde vardır ve o Ayet de  oruç tutmaya gücü yetmeyen veya hasta olanların tutamadıkları orucun gün sayısınca bir fakire fidye ödemesidir ve bu sağ ikendir. Ayet aynen budur:  “Oruca gücü yetmeyenler bir yoksul doyumu fidye öder.” Bakara 184

İnsanları şu veya bu isimle soymaya çalışırsanız elbette ateizmin ve deizmin yolunu açarsınız insanlara. İslamı Kur’anda anlatıldığı gibi uygulayın ve anlatın diyorum. Böyle ıskat saçmalıklarına inanıp cenazelerinin arkasından soyulanlara acımıyor ve gülüyorum vesselam..

Mustafa EROL

Araştırmacı- Eğitimci-Yazar